7 Eylül 2009 Pazartesi

Bir Hatıra Defteri İncelemesi: Küçükken hepimiz salaktık.



Bir ara Melis'te görmüştüm, hatıra defterinden birkaç şey yazmıştı. sonra birkaç blogda daha gördüm bu hatıra defteri, anket defteri, günlük muhabbettini. Baktım çok eğlenceli yazılar oluyor, ben de bir tane yazayım dedim.

Zaten hatıra defteri, günlüğü falan olmayan kız yoktur ilkokulda. Gerçi ben işi abartıp daha 1. sınıftayken günlük yazmaya başlamıştım. Okula gitmeden okuma-yazmayı öğrendiğimden sanki çok ekşınlı, böyle çok kayda değer şeyler yaşıyormuşum gibi hemen 1. sınıfta günlük tutmaya başlamıştım. Ama cidden yani günlüğüm tarihe ışık tutabilecek nitelikteydi. Mesela bir kez okulda evcilik oynarken kızlardan biri yemek yapmak için topladığımız otları havaya atmış, biz de ona küsmüşüz. Sonra ne bileyim Kerem benim aşılı koluma vurmuş. Bence klasik olmaya aday, şahane bir eser(di). Ama sanırım daha sonra kaybettim.

Ortaokul günlüğüm ise daha bir rezalet. Aptal saptal konulardan bahsetmişim. Bir sürü saçma geyik. Fotoğraf, resim filan yapıştırmışım bir de. Gereksiz gereksiz insanlar...

Neyse baktım bir de hatıra defteri kilitli, anahtarı da kaybolmuş "ben bunu açarım" diye gaza geldim. Ben de mal gibi ne diye gaza geldiysem, zaten kilitler elinle uğraşsan bile kırılacak kadar dandik. Tel tokayla birkaç saniyede hemen açıldı. Hayır yani tatmin hissi bile vermedi...

Yalnız eski günlüklerimi, hatıra defterlerimi filan okurken tekrar tekrar farkediyorum cidden küçükken hepimiz salak oluyoruz -ki hepimiz bunun farkındayız zaten. Bir de yine hatıra defterini okurken insanın farketmemesi imkansız olan bir nokta daha var ki o da yazılan şeylerin %90'ının yalan olduğu. Benden nefret eden hatta bakışlarıyla bile bunu belli eden arkadaşların birden çok yakın arkadaşı oluyorum, ilk zamanlar beni sevmiyorlarmış ama sonradan sevmişler, beni hiç unutmayacaklarmış falan filan. Hepimizin hatıra defterinde olan şeyler bunlar. Ama size kızgın ya da sizi sevmeyen biri dürüst olup da dile getirmez. Yani genellikle. Ama bazen 50 kişinin içinden 1 kişi çıkıyor ultra-dürüst insan olarak. Benim defterde de bir tane mevcut onlardan ve çokça seviyormuş-gibi-yapanlardan. Çok nadir de olsa gerçekten sevenler de var tabii.

Özet geçmek gerekirse;


Psikopat ve dürüst arkadaş örneği:

Amélie herkesin yazdığı gibi bu temiz sayfayı bana ayırdığın için sana teşekkür etmiyeceğim sen beni sattın. Kaça sattım diye bana soğuk bir espiri yapma. Sen artık aşkın olan Pelinle oyna. Beni artık kötü anabilirsin. Amélie.

SEVGİSİZLERLE AMELIE



Doğruları yazan

Büşra Y.



Beni iyi aile kızı sanan, gizemli(!) arkadaş örneği:


4. sınıfta sınıfımıza yeni bir kız geldi. Adı Amélieydi. Temiz kalpli bir kızdı. Sınıfımıza ilk geldiğinde biraz utanmıştı. Kötü söz kullanmayan bir kızdı. Açıkçası iyi bir kız. Onunla sene başından bu yana çok güzel oyunlar oynadık. Bazen önümde oturdu bazen arkamda. Birbirimize fıkralar anlattık güldük oynadık. İyi bir arkadaşımdır. Hatta bazen ona söylenmiyecek şeyleri söyledim (sırları) [bak böyle okuyunca kulaga ne gizemlı geliyor dimi, ama nedense hiç hatırlamıyorum sır filan.]. Birbirimize ilginç şeyleri anltatık. Bazende birbirimizi korkuttuk. O ameliyat olduğunda hepimiz üzüldük. Kısacası onunla büyük hatıralarımız oldu.

Nurullah Ç.



Okul birincisi olduğun için senden nefret ediyorum ama çaktırmıyorum örnekleri:


Sevgili arkadaşım Amélie,


Seni ilk tanıdığımda hiç sevmemiştim. Çünkü çok çalışkandın. Beni çok sinir ediyordun. Fakat seni tanıyınca hiç de kötü biri olmadığını öğrendim ve şimdi seni çok seviyorum. İnşallah her zaman olduğu gibi ileride de çok başarılı olursun. Şimdi derse gireceğimizden başka şeyler yazamıyorum. Beni sakın unutma çünkü ben seni unutmayacağım.

Sümeyra G.

***


Sevgili Arkadaşım,

6. sınıfta seni başarından dolayı çok kıskanıyordum. Ama artık çok iyi bir arkadaşımsın. Hatıra yazmasını beceremem. Ama senin için yazdım.



İlayda Ö.


Hatıra defterinde bile dedikodu yapma potansiyeline sahibim ve yazdıklarıma bakma aslında senden nefret ediyorum, bunu da senin olmadığın her ortamda senin dedikodunu yaparak gösteriyorum örneği:

Sevgili arkadaşım Amélie,

Bu kalbin kadar temiz sayfayı bana ayırdığın için çok teşekkür. İyilikler sna kalbin kadar yakın kötülükler sana yıldızlar kadar uzak olsun.

Seni çok seviyorum hatta Duygu'dan bile çok. Benimle sırlarını paylaştığın için teşekkür ederim. Seni sevdiğimi unutma canım arkadaşım.

Selin A.


Seni ilk başta sevmedim ama sonradan sevdim ama yine de yarın ne olacağı belli olmaz örnekleri:

Değerli Arkadaşım Amélie,

İlk önce bana bu altın sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim.

İlk önce senin hakkında kötü şeyler düşündüğüm için üzgünüm. Ama şu anda düşününce düşüncelerimin ne kadar yanlış olduğunu anlıyorum.

Hayatındaki bütün dikenli yolları aşıp başarıya ulaşmanı istiyorum.Hiçbir zaman gözlerinde ve hayatındaki mutluluğu yitirme.



Hoşçakal.

Belkız N. T.

***

İlk başta sana biraz sinir olmuş olsamda daha sonralar seni çok sevdim. Beni ilkbaşlar sevmemiş ve anlamamış olabilirsin ama bundan sonra beni hep iyi hatırlaman dileğiyle.

Bay.

İlknur K.


*********


Bence bu hatıra defteri denilen kavram oldukça güzel bir icat. Okuyup okuyup gülüyorsun. Harika, süpersonik bir şey işte.

Öyle yani.

15 yorum:

voodoo girl dedi ki...

yalnız nedense hepsi ilk tanıştığımızda seni sevmedik falan yazmış nedir bu kötü ilk izlenim tribi daha o yaşta.

Adsız dedi ki...

"Seni çok seviyorum hatta Duygu'dan bile çok"

bence bu kızla çok yakın arkadaş olabilirsin.. haha.

çok beğendim.

lj. dedi ki...

hatıra defterini yıllar sonra okumak çok eğlenceli evet. büyüdüğünü hissediyosun falan ama bu sanki sen büyümüşsünde hatıra defterine yazanlar küçük kalmışlar geçmişe hapsolmuşlar gibi bişey. tuhaf ve güzel(=

Merush Hanım dedi ki...

Sevgili Amelie..

bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için çok teşekkür ederim.

Seni ilk okumaya başladığımda kaleminin daha da güzelleşeceğini hissediyordum. Yanılmadığımı görmek beni çok sevindirdi

Sevgiler :)

(bu ne örneği oldu acaba?)

bacak dedi ki...

öncelikle kendi günlük maceramla ilgili birşey paylaşayım.

http://bacak.blogcu.com/sevgili-gunluk_1185655.html

"küçükken hepimizin salak olması" hissi zamanla geçiyor. geçmiyor da değişiyor biraz. misal. 15 yaşındayken insan 2 sene evveline bakıp "ulen ne kadar salakmışım, çocukmuşum resmen" diyebiliyor. 25'inde ise bu sayı 2'den 5'e çıkıyor mesela. yaş ilerledikçe dalga boyu artıyor yani. bi noktadan sonra ise olay "ne kadar salakmışım, ehe ehe"den, "çok büyük hatalar yapmışım, çok pişmanım"a dönüyor.

işte hayatta her şey, zamanla böyle sıkıcılaşıyor.

bacak dedi ki...

aha buraya yazıyorum;

sizin için öngördüğüm bir pişmanlık sebebi var. bi kaç sene sonra bu "amélie poulain" isminden sıkılacaksınız. "niye kendimi bi film karakteriyle ifade etmişim ki? güzel güzel yazsaymışım işte kendi adımla. hem ben amélie'ye beş basarım, peh." diyeceksiniz.

...gibime geliyor.

Travis dedi ki...

yıllardır konuşmamış ve bi anda çözülmüş bi eda ile " fuuck "..

Amélie Poulain dedi ki...

voodoo girl: Sorma, çok çektim bu yüzden. ukelağ filan oldum hep. Yani başta öyle gibiymişim de, aslında değilmişim de falan filan.

supertramp*: Düşünsene Duygu'dan bile çok seviyor, o derece.

aloha: Kesinlikle öyle. Günlükleri okumak da o şekilde. Sanki o sen değilmişsin gibi geliyor. Çok uzak gibi sana sanki.

Merush: Bu; acemi bir blogger'a, blogun ne olduğunu bilmediği zamanlarda takip etmeye başladığı ve sevdiği bir blog yazarından gelen bir kompliman örneği olsa gerek.

Amélie Poulain dedi ki...

bacak: İnsan her gün bir önceki gününden utanç/pişmanlık duyuyor zaten. Çünkü her gün birkaç şey daha katıyor kendine, geliştiriyor, bir şekilde ilerliyor. Bakış açısı değişiyor ve/veya genişliyor. Olayları yorumlayışı, verdiği tepkiler, kurduğu cümleler, dinlediği müzikler -kısacası tümüyle farklılaşıyor. Adım adım, yavaş yavaş. Aradan 1 sene dahi geçmediği halde şu an bloguma yazdığım ilk yazılarım bile komik geliyor... Muhtemelen de her konuda bu böyle olmaya devam edecek, yukarıda anlattığım sebepten dolayı.

Ve sizin de dediğini gibi muhtemelen bir gün Amélie'den bıkacağım, kendi adımı kullanmadığım için "amma özentiymişim" diye yorum filan da yaparım belki. Ama yine de kullanıyorum ve kullanmaya devam edeceğim. Çünkü birkaç sebep var. Her ne kadar utanç duymasam da güzel güzel yazacak kadar güzel bir adımın olmaması ve internette nick kullanmanın daha iyi olduğunu düşünmem; bunun için de hem ben sevdiğim hem de arkadaşlarımın birkaç şey üzerine (misal olarak birisi kahkül kesimi) üzerine "amel(i)e" yakıştırmasında bulunmaları ve bunun üzerime bir şekilde yapışmış olması, nick kullanacaksam herhangi bir nick yerine Amélie'yi kullanmayı seçmeme sebep oldu. Yine de fikirlerim değişir, ben değişirim Amélie'yi bir daha hiç kullanmam; olabilir. Ama şimdilik, Amélie.

Amélie Poulain dedi ki...

Travis: Her ne kadar içtenliğinden şüphe etmesem de çok genel bir "fuck" olmuş bu. "Fuck"ınızın kime, neye veya niçin olduğunu sorgulamam mümkün mü?

Adsız dedi ki...

http://pocapocoa.blogspot.com/2009/08/hatira-defterleri-ve-getirdikleri.html


^.^

Madam de la Red dedi ki...

bunların ''bigün anıtkabir gitmiştik, sen arka taraflardaydın, ama ben senin yanında olmak istiyodum ama sen çok uzaktaydın. ağlamıştım hatırladın mı?'' gibi örnekleri de bende mevcut. hey yarebbiiiim.

Nisan Yağmuru dedi ki...

Sana çok özendim şu an :D harika olmuş =)

Adsız dedi ki...

z ö

Adsız dedi ki...

nurtene kübraya sevdaya melikeye aslıya sevdoşa esraya çeliktepe ilkokuluna selaam he unutmadan simoşa wwwwwwwwwwwwwwww.....,,,,,,,,zeynep ü<<..<hhm