alarmlar ertelenmek içindir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alarmlar ertelenmek içindir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2008 Pazar

Saçımı Yapıyordum, Hayatımın Anlamsızlığını Keşfettim.




Sevgili blog, bugün günlerden pazar olması sebebiyle sabahın köründe uyanmam ve sabahın köründe dersaneye gitmem gerekiyordu(bkz: 7.10'da uyanmak)(bkz: dersanenin 8.00'de başlıyor olmasına duyulan sınırsız küfretme isteği).


Benim için günün ilk dakikaları hep aynıdır. Bugün de öyle oldu. Telefonumun alarmı çaldı ve erteledim. Hep bunu yaparım; hatta bazen 2 kez erteler, 3.ye güç bela kalkarım. Neyse işte telefonun alarmı ilk çaldığında erteledim. Sonra geri yattım. Bu sefer telefonu yatağın içine aldım ki, çalarsa direkt olarak erteleyeyim de alarm sesine daha fazla uyuz olmayayım diye. Ama yine de alarm bir kez çaldığında yarı-uyku haline girerim. Zannediyorum ki; bu ertelemeler, alarmı kapatıp yatmalar yüzünden geç kalma vukuatım çok olduğundan artık bilincim böyle bir sistem geliştirdi. Zaten telefon alarmının benim uyanmam açısından pek bir ehemmiyeti de yok. Daha çok annemin seslemesi etkili oluyor uyanmamda. O da 3. seslemesinde uyanırım. İlk seslemesinde tamam der geri yatarım. İkinci seslemesinde kalkmış olmam gerektiğinin farkında olduğumdan kalktııım der geri yatarım. Ve nihayet 3. sesleyişinde zaten artık tedirgin bir uyku halinde olduğumdan üstümü giyiniyoruumm deyip suratımı ekşiterek kalkarım. Bu kez alarmı sadece 1 kez erteledim, annem seslendiğinde de kalktııım deyip gerçekten kalktım. Yani bugün formumdaydım. Ama sanma ki blog bugün uykum yoktu. Bilakis her zamanki gibi çok fazla uykum vardı; ama yine de uyandım. Ve yine her zamanki gibi "keşke dün erken yatsaydım" nidalarıyla üstümü giyinmeye başladım. Bilgisayarı açtım acep blog aleminde nooğğluyor diyerekten.


Neyse işte bunlar aslında gereksiz ayrıntı. Sonra gerzek saçımı hale yola koymak için banyoya geçtim ve hayatımın anlamsızlığının nedenini kavradım. Evet blog evet, senin de tahmin edemediğin gibi LOST. Saçlarımla uğraşırkene sanki vahiy gelmiş gibi birden aklıma Lost düştü ve "Previously on Lost" sözcük öbeğinin aslında ne kadar önemli olduğunu farkettim. Evet, evet aylardır Lost izlemiyordum. Bir zamanlar deli gibi Lost izleyen, ertesi gün fizik yazılısı olduğu halde art arda 4 bölüm devirmekten çekinmeyen, sonra bütün gün deli gibi "n'olcak acabaaağğğ" diye düşünen, hocalar ders anlatırken arkasına dönüp Hasan'la Lost muhabbeti yapmaktan dolayı boyun kısmında meydana gelen bozukluklara ve hocaların imalı bakışlarına aldırmayan ben; aylardır Lost'tan uzak kalmıştım. Haşin sesli amcanın 'Previously on Lost' demesini özlemiştim. Sayid'in parlak zekasını, Jack'in sabitfikirliliğini, Sawyer'ın iğneli laflarını, Kate'in Jack-Sawyer arasında mekik dokuması sebebiyle övgülerime mazhar olmasını, Sun'ın aksanını, Locke'ın gerzek davranışlarını, Hurley'nin şekerliğini ve Sawyer'la giriştikleri yaran diyalogları, Ben'in herkesi deli etmesini, Jakob'ın gizemini ve daha bir çok, bir çok şeyi... Ölenlerdense bahsetmiyorum bile; çünkü hatırlayınca içim bir fena oluyor(bkz: Charlie'nin ölümü, bkz: Jin'in ölümü, bkz: vs.). İşte blog bunların hepsini çok özlemiştim. Previously on Lost da bunların hepsinin habercisi gibiydi. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir ya hani, Lost'un gelişi de ondan belli oluyordu.


Yaaa öyle işte. Çok özledim ben Lost'u... Başlasa da haşin sesli amcam yine yeni yeniden "Previosly on Lost" dese, ben gözlerimi pörtletircesine ekrana kilitlesem, hayattan kopsam, Lost izlemeyen arkadaşlarımla bile Lost kritiği yapmaya çalışsam...