23 Ekim 2008 Perşembe

İlle de Tanzimat



Çoğu kişi sevmez Edebiyat'ı, en azından Edebiyat dersini; ama ben seviyorum hem de öğretmen faktörüne rağmen. Edebiyatın söylenişi bile hoş yahu, çok fonetik. (:

Ama tabii seçiciyim. Hücre zarı bile seçici geçirgen be! Her geleni almıyor içeri. Akıllı aslında haa.. Belli prensipleri var, yalvarmanız lazım filan. Öyle her canı isteyen geçemez. Orda onun sözü geçer.
Neyse, seçicilikten bahsediyorduk. İşte şu beyinsiz hücre zarı bile seçiciyse, biz de seçiciyiz elbet. Başçavuşun eşeği değiliz ya! Edebiyat konusunda da böyle. Her ne kadar genel olarak edebiyatı sevsem de bazı konular var ki, onları daha bir çok seviyorum. Mesela Tanzimat Edebiyatı... 11. sınıf öğrencisi olaraktan bu sene Tanzimat Edebiyatı görüyoruz. Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Taaşşuk-i Talat ve Fitnat, Tercüman-ı Ahval filan... Hayatta tahmin etmezdim bu konuyu bu kadar seveceğimi. Ama sevmek dediysem öyle böyle değil, tam manyaklık benimkisi. Test kitaplarımda konuyla ilgili çözülmedik soru bırakmadım, sonra yaprak testler de var. Ama yetmiyor, doymuyorum, kendime hakim olamıyorum. Kusana kadar Tanzimat çözmek istiyorum. Hele de Tanzimat'ı sevmeyenleri gördükçe çileden çıkıyorum. Nallahım Tanzimat nasıl sevilmez?...

Aslında ben de farkındayım 'garip bir vak'a' olduğumun; ama nedensiz, amaçsız, saçmasapan, gerizekalı bi' sevgi işte bu... Belki de Tanzimat Edebiyatı çok saçma ve komik olduğu için bu kadar sevdim. O kadar abartılı, uyduruk ve komikler ki (kimse o sanatçıları küçümsediğimi düşünmesin, ben o eserleri günümüz şartlarında değerlendirdiğimden böyle söylüyorum.)! Mesela mutlu son diye bir kavram yok pek. Çoğunlukla sonunda herkes ölüyor, olay tatlı(!)ya bağlanıyor. Ne hoş! Böylece okuyucunun kafasında da "Acaba Talat ve Fitnat'ın kaç çocuğu oldu?", "Dilber'in kaynanası ona çektiriyor mu?" şeklinde sorular kalmıyor. Hem ölümleri de, acıları da öyle komik ki insanın kahkahalarla gülesi geliyor. Şemsettin Sami'nin kemikleri sızlar mı bu yüzden bilinmez; ama işte bunu seviyorum. Eğer gerçekten sanatsal ve mantıklı şeyler olsalardı, bu kadar eğlenceli olacaklar mıydı? -Hiç sanmam. Böylesi iyi. Biz dalga geçelim, gülelim, eğlenelim ki; sevelim. =)

Öyle işte... Kısacası edebiyatı hele de Tazimat Edebiyatı'nı seviyorum. Daktiloyı da seviyorum, çok nostaljik geliyor. Ama bunun konuyla alakası yok tabii!

4 yorum:

Adsız dedi ki...

dersi sevmek çok güzel ama bu kadarınıda görmemiştim.. ben pek fazla çözemedim ama çözmeye başlayacağım.. artık hoca yerine sorularımı sana sorarım :D

Amélie Poulain dedi ki...

Memnuniyetle efem.. (=

Adsız dedi ki...

tamam anlaştık.. inanırmısın bilmem ama bende suan tanzimata bakıyordum üstüne geldi bu yazı .. :):)

Adsız dedi ki...

Öhö öhö bu yazı üstüne ne denir ki? Ya ben Edebiyata pek ilgi duymuyorum değil de.. Nasıl desem, çekici gelmiyor. Ya da konusuna göre değişiyor diyelim. Mesela destanları işliyoruz şuan, yok arkadaşım, sevemiyorum yahu. Umarım ben de tanzimatı severim, söversem kötü olur çünkü. =P