3 Eylül 2011 Cumartesi

"Bir insanın içinde çay yoksa, o insan gerçeği ve güzelliği anlamaktan acizdir." der bir Japon atasözü.


...Çay Kitabı'nın yazarı Kakuzo Okakura gibi ben de çayın önemsiz bir içecek olmadığını biliyorum. Bir ritüel halini aldığında, küçük şeylerdeki büyüklüğü görme yeteneğinin merkezini o oluşturur. Güzellik nerededir? Diğerleri gibi ölmeye mahkum büyük şeylerin içinde mi, yoksa hiçbir iddiada bulunmadan, anın içine bir sonsuzluk tomurcuğu yerleştirmeyi bilen küçük şeylerde mi?

Çay ritüeli, aynı jest ve yudumlamaların bu değerli sürdürülüşü, basit, sahici ve rafine duyumlara bu yükseliş; çay, yoksulların olduğu kadar zenginlerin de içeceği olduğundan bir aristokrat olma zevkine sahip olma izninin pek az masrafla herkese bu verilişi, yani çay ritüeli, hayatlarımızın saçmalığında dingin bir uyum gediği açmak gibi olağanüstü bir erdeme sahiptir. Evet, evren boşlukla elbirliği yapar, kayıp ruhlar güzelliğe ağlar, anlamsızlık bizi kuşatır. O halde, bir fincan çay içelim. sessizlik olur, dışarıdan esen rüzgar işitilir, sonbahar yaprakları hışırdar ve uçuşur, kedi sıcak bir ışık içinde uyur. Ve her yudumda zaman iyice yücelir.

-Kirpinin Zarafeti - Muriel Barbery.

4 yorum:

Uyumayan Ses dedi ki...

ben çay içmem, kendisine bi sempatim de yoktur. japonlar ayıp etti şimdi

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Bilhassa 5 çayı ve yanında yuvarlanan kurabiyeler, günün en kıymetli, en leziz ayrıntılarıdır.

Öküzün Önde Gideni dedi ki...

Bilhassa 5 çayı ve yanında yuvarlanan kurabiyeler, günün en kıymetli, en leziz ayrıntılarıdır.

Amélie Poulain dedi ki...

uyumayan ses: japonlar'ı bilemem ama sen çok şey kaybediyorsun.